BAHAR TEMİZLİĞİNE İÇİNDEN BAŞLA

BAĞIMLI OLMAK


Bağımlı olmayı sadece bağımlı olanlar biliyorlar. Öncelikle bu bir anlaşılmalı. Dünya çapında gelinen teknoloji, bağımlı insan ve hayvan üzerindeki deneylerle, gün ışığına her ne kadar çıkarsa da his ve madde boyutları, yine de en gerçek halini, yaşayan biliyor. Bu konuda anlaşalım ilk önce. Anlamak ve anlaşılmanın şifasını bir alalım hep birlikte. 

Merhaba. 

Nasılsın? 

Bağımlı olduğunu ilk kez ne zaman anladın?

Dikkat edersen şu an hangi bağımlılık üzerinde konuştuğumuz belli değil. Bu yazımda sadece bağımlılığı ele almak istiyorum. Diğer yazılarımda bağımlılıklar ve türleri üzerinde de duracağım... Aslolan şu ki bağımlı olma duygusu, genel olarak aynı. Bağımlılık halleri değişse de oluşumları aynı köklere dayanıyor ve bağımlılık tepkileri de hemen hemen aynı oluyor. Bağımlı insan, kendisini gerçek anlamda özgür hissedemiyor. Taşıdığı zorunlu ihtiyaç hali, kendisinde bir yük hissi oluşturuyor. Bağımlılığın türü ve süresine göre de bireyde bu yük, çeşitli psikolojik ve fizyolojik hasarlara yol açıyor. 

Bağımlılık ilk nerede başlıyor?

Bağımlılık çeşitli zamanlarda başlayabilir elbette lakin asıl temellerin atıldığı süreçler var ömürlerimizde. 0-7 yaş aralığı bir insan ömrü için, temel atma süreci. Burada öğrenilen her şey, bilincin altında temeller oluşturuyor. Yani sen bu süreçte attığın temellerin üzerine örüyorsun tüm hayatını. Seçimlerin, tamamen burada yaşadıklarına göre oluyor. Bir de anne karnında yaşadığın bir dönem var. O kısım da son derece önemli. Özellikle bağımlılık konusu ile çok ilişkili 9 ay 10 günlük süreç.

Geçmişe dönemeyeceğimize göre, değişemez miyiz?

Elbette ki yeniden inşaat işlerine girişmek mümkün. İlk adım olarak senin, kendini kabul etmen gerekiyor. Bunun için de kendinle konuşman son derece önemli. Sakin ol lütfen. Hayat ilerliyor ve koskocaman dünyanın içinde bir sürü insan yaşıyor. Herkesin kendine göre bir sürü hikayesi var. Sen de sadece onlardan birisin. İşler bazıları için biraz daha şanslı giderken, bazılarına göre de biraz şanssız gelişiyor. Olabilir. Önce bunu kabul etmemiz gerekiyor.

Sadece kendine yönel lütfen. Kendinle ilgilen. Sen çok değerlisin. ve sen her şeyi başaracak güçtesin. Tarihler sana şanslı geldi ya da gelmedi. Bu sorun değil. Bunları çözebilirsin.

Anne karnında ya da sonrasında travmalar yaşamış olabilirsin. Hatta şu an harflerimi okurken, ağlamaya başlamış da olabilirsin. Biliyor musun? Bazı yazılarımı yazarken, ben de ağlıyorum. Ağlamak insanın en muhteşem rahatlama halidir. Ağlamak büyük bir güçlülük, özgürlük halidir. Lütfen eğer içinden ağlamak geliyorsa, tedirgin olma, kendini savunma, kendini susturmaya çalışma. Özgür kal lütfen. Sakin ve kendinde ol. 

Travmalarınla başedebilirsin.

Ben çeşitli tekniklerle geçmiş travmalara gidiyorum danışanlarımla ve oradaki duygu durumlarına birlikte müdahale edebiliyoruz. Önemli olan senin o an yaşadıklarına yüklediğin hisler. O hisleri yeniden yapılandırma gücün var. Sadece gitmen gereken yolu gösteriyorum ben. Hepsi bu. Aslında daha fazlasını sen yapıyorsun. Yani formülü öğrenince sen de hayatını daha yaşanılası bir hale getirmeye başlayabiliyorsun. Bu şekilde, bağımlılıklarına da çare bulabiliyorsun. Evet, hepsini sen başarıyorsun. 

Saate ya da takvime bakarak, zamanı ölçmeye kalkma lütfen.

Çünkü zaman, sen nefes alıp verdikçe var ve her zaman "Tam zamanı"dır doğru bir adım atmak için. "Bu saatten sonra değişsem ne olacak?" diye düşünme lütfen. Ya da başaramayacağına odaklanma. Çünkü bunlar sadece senin zihin oyunların. Seni içine kapatıp, bağımlı halinle yaşatmaya çalışan boşluklarının sesi o sesler. Belki suçluluk duygunun sesi ya da değersizliğinin sesi o sesler. Ama şunu bil ki sen bir insansın. Sadece bu mucize bile seni evrende en değerli varlık yapıyor. Mükemmel bir organizmadır insan çünkü. Ve suçluluk duygusu da, hepimizde var. Çünkü insanız. Hatalar yapabiliriz. Çok büyük hatalar da insanlar için. Hatalar, doğrulara götüren rehberlerimizdir bizim, suçluluk duymamızı sağlayan cellatlarımız değil. 

Bağımlılık da bir hata mı?

Bağımlı olma hali, içerideki yoksunluğun giderilme çabası. Buradan bakınca bağımlı olduğun şeyler, hataların değiller. Onlar senin zayıflıkların. Bu yüzden de pişmanlık duygusuna düşmene gerek yok. Senin sadece sana ihtiyacın var. Zayıf yönlerini sağlamlaştırmaya ve içindeki gücü ruhunda hissetmeye.  Şimdi tüm duygularını önüne koyup, onlarla konuşmanın zamanı. Bugün senden isteğim, kendine biraz zaman ayırman ve kendinle konuşman. Lütfen sorularımı içtenlikle yanıtlar mısın?

Kendini seviyor musun?

Kendini değerli hissediyor musun?

Kendine güveniyor musun?

Yalnız hissediyor musun kendini?

Yaşam amacını biliyor musun?

Yeni bir gün sana ne kadar keyif veriyor?

Kendini suçlu hissediyor musun?

Hayatında suçladığın birileri var mı? Onlar kim?

Bugün lütfen bunları kendine sor. Lütfen kendini serbest bırak. Hiç haketmediğini düşündüğün birileri olabilir o suçladıkların arasında. Lütfen kendine müdahale etme. Özgür ol. Ağlamak ya da gülmek geliyorsa içinden, lütfen bırak kendini. Çıksınlar onlar da dışarıya. Bağırmak istiyorsan lütfen bağır. Lütfen bağırdığın ortamda, bundan incinecek, korkacak birileri olmasın. Kendi kendine olduğun bir yerde bunu yapman özen göstermelisin.

Peki şimdi ne olacak?

Bağımlılıklarının sebeplerini araştırmış oldun. Bağımlı danışanlarımla bu çalışmayı biz neredeyse her seans yapıyoruz. Sonrasında da geçmişe dönüyor ve hissettiği olumsuz duyguları iyileştiriyoruz. Daha iyi hissettiğini o an ben biliyorum. Bu iyilik dışarıya da yansıyor çünkü. Bu güzel bir duygu.

Bağımlı olmak kaderin değil.

Güzel bir hayat ilerliyor önünde. Yaşamak kendiliğinden bir şey. Zaten insan, yaşamaya organize bir şekilde dünyaya geliyor. Sonra bir takım aksilikler, güzel güneşe bulut olabiliyor. Birlikte o bulutu o pırıl pırıl güneşin önünden kaldırabiliriz. Ben sana inanıyorum. Sen de kendine inanırsan, ruhundaki yazı yaşarsın bir ömür. Her şey İNAN bu kadar basit. 

Harika bir hafta diliyorum... Tüm bağımlılıklarımızı fark ettiğimiz ve onlardan vazgeçtiğimiz bir hafta....

Sevgilerimle...

Yorumlar